
CHP’nin Kurultayına Dolar Gölgesi
Delegeler Sandığa mı, Sarraflara mı Gitti?
Siyaset, halkın iradesiyle şekillenmesi gereken bir mekanizmadır. Ancak halktan kopmuş, etik değerlerini yitirmiş bir siyasi yapı; sandıktan değil, sarraftan beslenmeye başlarsa orada artık demokrasi değil, trajikomik bir tiyatro sahneleniyor demektir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 38. Olağan Kurultayı, son günlerde yalnızca bir lider değişimiyle değil, milyonlarca doların gölgesinde gerçekleştiği iddialarıyla da anılıyor. Ve ne yazık ki, bu iddialar artık sadece kulis fısıltılarından ibaret değil. Gazeteci Nuray Başaran’ın TGRT Haber ekranlarında yaptığı açıklamalar, kurultaya yurt dışından tam 50 milyon dolar aktarıldığını öne sürüyor. Üstelik bu iddialar bir gazetecinin yorumu değil; iddiaya göre döviz bürosu çalışanlarının ifadeleriyle soruşturma dosyasına ve iddianameye yansımış durumda.
Kulislerde konuşulan rakamlar baş döndürüyor. Delegelerin “ikna edilmesi” için servis edildiği iddia edilen milyonlar, siyasi erdemin değil, finansal cazibenin kazandığını gösteriyor. Ve daha da çarpıcısı: Eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu, bu dosyada ‘mağdur’ sıfatıyla ifadeye çağrıldı. Bir siyasi partinin onursal lideri, kendi partisinin kurultayında yaşanan ahlaki çöküş nedeniyle mağdur ediliyorsa, orada neyin kaybedildiğini hep birlikte sormalıyız: İlke mi, adalet mi, yoksa halkın güveni mi?
Kılıçdaroğlu’nun son derece stratejik biçimde kurultaydan önce dışlandığı ve “delegelere ulaşmasının engellendiği” konuşulurken; bugün yaşananlar, bir liderin değil, bir düzenin tasfiyesini andırıyor. 26 Mayıs’ta görülecek kurultay iptali davasına yetişmesi planlanan iddianame, eğer bu iddiaları doğrularsa, CHP yalnızca bir liderlik krizine değil, tarihindeki en büyük etik krizlerden birine de sahne olacak demektir.
İktidarı yolsuzluklarla, ahbap-çavuş düzeniyle, etik dışı yollarla suçlayan bir muhalefet partisi, eğer kendi içindeki iktidar yarışını dolarlarla kazanıyorsa, bu yalnızca CHP’nin değil, tüm Türkiye’nin demokrasiye olan inancını sarsar.
Artık şu soruyu sormadan geçemeyiz: Sandığa giden delegeler miydi, yoksa döviz bürolarının önünde sıraya giren müşteri listeleri mi?
CHP, bu kara gölgeyi temizlemeden geleceğe umut vaat edemez. Bu utanç perde perde açılmalı, sorumlular kim olursa olsun teşhir edilmeli. Aksi halde halk, ne değişim masallarına inanır ne de “biz iktidara hazırız” sözlerine.