CHP’de Siyasetin Seviyesi ve Liderlik Krizi
Türkiye’de siyaset bir süredir ciddi bir erozyon yaşıyor; fakat Kemal Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafının “kayyum” ibaresiyle karalanması, bu çürümenin artık günlük rutine dönüştüğünün acı bir göstergesi oldu. Siyasetin dilini kirleten bu saldırılar elbette yabancı değil; ancak en düşündürücü olanı, aynı hoyratlığın bir benzerinin CHP’nin mevcut Genel Başkanı Özgür Özel tarafından sergilenmesi.

Özel’in açıklamalarını dikkatle okuyunca, bunun sıradan bir eleştiri olmadığı açıkça görülüyor. Bu sözler, parti içinde güç tahkim etmeye odaklanmış, hesapçı ve günübirlik bir siyasetin izlerini taşıyor. Bir genel başkanın kendi selefine yönelik ölçüsüz çıkışları, sadece siyasi nezaketi değil, partinin yıllara yayılan kurumsal birikimini de örseliyor.
CHP gibi köklü bir partiyi yönetmek, kameraya dönük çıkışlarla olmaz. Mikrofonun karşısında sert cümleler kurmak kolaydır; zor olan, o cümlelerin sorumluluğunu taşıyacak siyasi ağırlığa sahip olmaktır. Özel’in son dönemdeki tavrı, liderliğin ağırlığını taşıyan bir duruştan çok, gündem kovalamaya çalışan bir siyasetçinin reflekslerini andırıyor.
Kılıçdaroğlu’nun yıllarca bedel ödeyerek kurduğu zemin, bugün Özel’in üzerinde yürüdüğü yoldur. Bu zemine bizzat kendisi tarafından saldırılması, siyasal özgüvensizliğin en görünür hâlidir. Bir genel başkan, kendi siyasal geçmişini borçlu olduğu lidere böylesine sert bir dille yükleniyorsa, orada bir hesaplaşmadan çok, bir boşluk kapatma çabası vardır.
Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek kolaydır. Asıl zor olan, onun göğüslediği riskleri göğüsleyebilmek; onun taşıdığı yükü taşıyabilmek; onun ödediği bedelleri ödemeye cesaret edebilmektir. Siyasette gerçek farklar da tam burada ortaya çıkar.
Bugün CHP’nin ihtiyacı olan şey, partiyi tartışmaların merkezine sürükleyen çıkışlar değil; kırılgan bir yapıyı onaracak olgunlukta bir liderliktir. Ancak Özel, partiyi birleştirmek yerine tartışmaların odağı hâline gelmeyi tercih ederek, sorunu çözen değil, sorunun parçası olan bir siyasi görüntü veriyor.
Siyasi hafıza güçlüdür. Bugün atılan sözlerin, verilen tepkilerin ve yapılan çıkışların her biri kaydedilir. Günü kurtaran hamleler, zamanın terazisinde en hafif kalan şeylerdir. Kılıçdaroğlu’nun mücadelesini gölgelemeye yönelik her söz, tarihin büyük resminde yerini mutlaka bulur.
Asıl mesele şudur:
CHP, geçmiş liderlerin emeğini yok sayan değil, o emeğin üzerine yenisini koyabilen bir anlayışa ihtiyaç duyuyor. Aksi hâlde geriye kalan; bölünmüş bir yapı, yıpranmış bir kültür ve içten içe çözülmeye başlayan bir siyasal düzen olur.