Balon Patladı, Maske Düştü: Ekrem İmamoğlu Gerçeğiyle Yüzleşiyoruz
Bugün geldiğimiz noktada artık kimse inkâr edemiyor:
Ekrem İmamoğlu’nun arkasına gizlenen büyük balon fena hâlde patladı.
Bir dönem etrafında fink atan çıkar çeteleri, medya aparatı olarak kullanılan isimler ve siyasi simsarlardan oluşan ekip… Hepsi sırayla sahneden çekiliyor. Kimisi köşeye sinmiş bekliyor, kimisi ise kendi derdine düşüp onu ortada bırakıyor.
Parayla, kamu kaynaklarıyla, ihalelerle kurgulanan o “siyasi gelecek” planı—görünüşe bakılırsa—ancak buraya kadar dayanabildi.
Bugün itibarıyla en az 25 kişi, açık açık konuşmaya başlamış durumda.
İddialar çok net: İmamoğlu’nun para trafiğinin parçaları artık itiraflarla birleştiriliyor.
Tablo yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Ve bu tablo sadece belediyecilikle sınırlı değil. İşin içinde dış bağlantılar, hatta bazı milli güvenlik kaygılarını tetikleyen ilişkiler olduğu da konuşuluyor.
Son darbeyi ise yakın çevresinden biri vurdu:
Ali Nuhoğlu’nun da İmamoğlu’nu açıkça sildiği iddiası artık kulislerde yüksek sesle konuşuluyor. Yani ortada kalan bir “lider” değil, giderek yalnızlaşan ve yük haline gelen bir figür var.
Biz bu tabloyu daha “aday” bile ilan edilmeden önce görenlerdeniz.
Açık açık uyardık: Bu yapı, CHP’nin ruhuna aykırıdır.
O dönem bizi susturmaya çalışanlar, şimdi ya sessizliğe gömüldü ya da inkâr çabasında.
Ekrem İmamoğlu, ilk büyük darbeyi CHP’ye vurdu.
Partinin kimyasını bozan, kurultayları şaibeyle zehirleyen, kadroları hırsla şekillendiren oyunun mimarıydı.
Bugün o yapının içinden bile çatırdamalar yükseliyor.
İkinci darbenin ise devlete yönelik olduğu iddia ediliyor.
Sivil bir siyasi darbe organizasyonu…
Dışarıdan beslenen, içeride parayla büyütülen bir plan.
Ama hesap edemedikleri şey, bu ülkenin hâlâ duyarlı insanlara sahip olduğu gerçeğiydi.
İmamoğlu, egosuna ve güç sarhoşluğuna yenildi.
Erken yakalandı, hızlı tüketildi.
Onu sahaya sürenler bile bu kadar çabuk çökeceğini hesap etmemişti.
