Cumhuriyet Halk Partisi’ne Gölgeyi Kim Düşürdü?
Mahkeme gerekçesini açıkladı, tartışma yine alevlendi. Kimi “yargı darbesi” diyor, kimi “kayyum atandı” diye feveran ediyor. Oysa ortada kayyum falan yok; mahkeme açıkça bir çağrı heyeti atadı. Yani görevi belli, süresi sınırlı, tek işi CHP İstanbul’u seçime götürmek olan bir heyet.
Burada asıl sorulması gereken soru şu: Neden böyle bir heyet atandı?
Cevap basit: Çünkü delege iradesine fesat karıştırıldı. 38. Olağan İstanbul İl Kongresi’nin üzerini karartan gölge, Özgür Çelik ve etrafındaki küçük çıkar gruplarının gölgesidir. CHP’nin en büyük il örgütü, kişisel hesapların ve masa başı pazarlıkların gölgesinde bırakıldı.
Şimdi birileri çıkıp “ama seçimle gelmişti” diyebilir. Peki seçim neydi? Özgür irade mi, yoksa perde arkasındaki hesaplarla yönlendirilen, menfaatlerle şekillenen bir masa düzeni mi? Eğer demokrasi bu ise, kusura bakmayın ama bu, Atatürk’ün emanet ettiği demokrasi değil.
Çağrı heyetine bakalım… Gürsel Tekin ve beraberindeki isimler. Hepsi partinin içinden, yıllarını CHP’ye vermiş, partiyi yabancı ellere bırakmamak için sorumluluk alan eski yol arkadaşları. Onlara “kayyum” diyenler aslında bilinçli bir algı oyunu oynuyor. Çünkü kayyum devleti temsilen gelir; çağrı heyeti ise partiyi yeniden partililere bırakmak için gelir.
Benim gördüğüm tablo şu: Burada suçlu olan çağrı heyeti değil, onları göreve mecbur bırakan anlayıştır. CHP’nin içini boşaltmaya çalışan, delegelerin iradesini kirleten, koltuğu kendi malı sanan zihniyettir.
Ve şunu söyleyeyim; İstanbul gibi bir yerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin üzerine gölge düşürmek sadece CHP’nin değil, bu ülkenin demokrasisine de ihanettir. Bugün çağrı heyeti partiyi yeniden seçime götürüyor, yarın da delegeler iradesini temiz bir şekilde ortaya koyar. Özgür Çelik ve yandaşlarının ise bırakın partiyi yönetmeyi, aynaya bakıp hesap vermesi gerekir.